6 – 12 Ocak 2013, 66. Verem Savaş Haftası. Türkiye’de 1940’lı yıllarda her yıl bin kişiden 2-3 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan verem yani tüberküloz hastalığı, ilk sıradaki halk sağlığı sorunu olması nedeniyle, yılın ilk haftası Verem Savaş Haftası olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde 66 yıldır her yıl, Ocak ayının ilk pazar günü başlayan haftada Verem Savaşı ile ilgili etkinlikler yapılmaktadır. Verem Savaş Haftalarında konu, en güncel haliyle ele alınıp, kamuoyu bilgilendirilmekte ve dünyadaki gelişmeler en kısa sürede ülkemizde hayata geçirilmektedir.
Dünyada 2011 yılında tahmin edilen tüberkülozlu hasta sayısı 8,7 milyondur. Bunlardan 5,8 milyonu yeni tanı konulan hasta diğerleri bir önceki yıldan devir alınan hastalardır. Bu hastalardan 1,4 milyonu ölmüştür. Ölen 1,4 milyon hastanın 430.000’i aynı zamanda AİDS hastasıdır. Bu kadar çok hastanın ölme nedeni, birkaç milyon verem hastasına tanı konulmamış ve tedavi verilmemiş olmasıdır
Türkiye’de 2011 yılında 15.679 tüberküloz hastası verem savaşı dispanseri kayıtlarında yer almıştır. 2009 yılında 17.388; 2010 yılında 16.551 ve 2011 yılında 15.679 kayıtlı hasta vardır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ülkelerdeki tüberkülozlu hasta sayısını tahmin ederken teknik bir terim olan olgu bulma oranını kullanmaktadır ve Türkiye için bu oran %85 olarak hesaplanmıştır. Yani DSÖ, 2011 yılında Türkiye’de var olan hastaların %15’inin kayıtlarda yer almadığını tahmin etmektedir.
Küresel olarak, son yıllarda tanı konulan hastalarda tedavi başarılıdır. 2010 yılında yeni tanı konulan hastalarda tedavi başarısı %85; mikroskopla tanı konulan akciğer tüberkülozlu hastalarda tedavi başarısı %87’dir.
Milenyum Gelişme Hedefleri açısından dünyada durum başarılıdır. 1990 yılına göre tüberküloza bağlı ölümler %41 oranında azalmıştır. Nüfusa göre hastalık oranları düşmektedir; yeni saptanan hasta sayısında 2010 yılına göre 2011’de %2,2 düşüş olmuştur. Bu başarılar önemlidir, fakat hala verem hastalığı ve ölümleri dünya genelinde devasa boyuttadır.
Ekonomik boyutu son derece önemli olan bu konuda dünyada ilaç direnci olmayan bir verem hastasının tedavi ilaçlarının maliyeti çok ucuzdur, 50-90TL arasındadır. Çok ilaca dirençli bir hastanın tedavi ilaçlarının maliyeti ise 2.000 ila 7.000 TL arasındadır. Yeni tanı almış bir hasta DGT (Doğrudan Gözetimli Tedavi) ile çok kolay bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Bunun başarılması için toplumsal farkındalığa ihtiyaç vardır. Erken tanı konulmayan, doğru ve yeterli tedavi yapılmayan, tedaviye uyum sağlanamayan durumlarda ilaçlara dirençli hastalar ortaya çıkmakta hem tedavi maliyetleri neredeyse 100 kat artmakta hem de bu hastalar toplumda sağlıklı insanlara hastalık bulaştıracak birer kaynak olarak toplumda varlıklarını sürdürmektedirler.
Etkili tedavi için Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) gereklidir. DGT, tüberküloz hastalarının tüm tedavi süresince ilaçlarının her dozunu denetleyen bir sorumlu kişi veya görevli gözetiminde kullanması ve bu durumun kaydedilmesi esasına dayanan bir tedavi şeklidir
Sağlık Bakanlığı tarafında 6 temmuz 2006 tarihinde yayınlanan bir genelge ile Verem Kontrol Programında belirlenen ülke hedeflerimize ulaşabilmek için Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisinin ülke genelinde uygulamasına geçilmiştir.
DGTS’ nin başarısı için her şüpheli hastada kaliteli balgam muayenesinin yapılıp 24-48 saat içinde sonucunun verilmesi gerekmektedir. Bunun için vatandaşların bilgili ve duyarlı olmasına ihtiyaç vardır. Kendisinde yada çevresindeki kişilerde verem belirtileri olduğundan şüphelenenlerin en yakın verem savaş dispanserine müracaat ederek ücretsiz balgam tetkiki yaptırması gereklidir.
Verem basili vücutta hangi organa bulaşırsa o organ hastalanır. En sık solunum yoluyla bulaştığı için verem denince akla Akciğer Tüberkülozu gelmektedir. Akciğer tüberkülozunun belirtileri arasında öksürük, öğleden sonra yükselen ateş, gece terlemesi, halsizlik, kilo kaybı sayılabilir. Öksürük başlangıçta kuru vasıfta olabilir daha sonra balgam çıkartan hastada bazen kan tükürme de görülebilir. Doğru tanı ve tedavi yapıldığında tam şifa ile sonuçlanabilen hastalık, tedavi edilmediğinde hala en ölümcül hastalıklar arasında sayılmaktadır.
Var olan bütçeler az sayıda ülkede yeterli olmakla birlikte, tüberküloz hastalarının çoğunluğunun olduğu ülkelerde yetersizdir. Tüberküloz hasta tanı ve tedavisi yanında araştırma ve geliştirme için yaklaşık yıllık 18 milyar TL bir bütçe gereklidir. Uluslararası kuruluşlar ihtiyaç duyulan bütçenin sadece %6’sını (0,9 milyar TL) sağlamaktadır. Dünya genelinde tüberküloz hasta tanı ve tedavisi için yıllık 5,4 milyar TL daha gereklidir. Araştırma ve geliştirme için 2,5 milyar TL’ye ihtiyaç vardır.
Verem savaşının başarısında, yönetim, bütçe, eğitimli ve motivasyonu yüksek sağlık çalışanları, kaliteli ve ulaşılabilir tüberküloz laboratuvarları, düzenli ilaç temini, standartları belirlenmiş tedavi rejimleri ve ilaçların gözetimli içirilmesi, düzenli kayıt ve hasta bilgileri ile tedavi sonuçlarının düzenli analiz edilmesi; bütün bunları sürekli olarak sağlamada Sağlık Bakanlığının politik kararlılığı önemlidir. Yapılması gerekenler ise hastalara erken tanı koyup, başarı ile tedavi etmek, hizmetleri ücretsiz sağlamak, hastalanma riski yüksek kişilere koruyucu tedavi vermek, bulaşmayı önlemektir.
Toplumsal farkındalık oluşturulması verem savaşında başarımızı artıracaktır. Verem savaşında eğitim her zaman önemli olmuştur. Basın ve yayın kuruluşları da bu konuda üstüne düşen görevi yaparak halkı uyarmalıdır. Artık vereme karşı daha güçlüyüz. Çünki DGT uygulamaya başladık. Önümüzdeki yıllarda verem hastalığının yeryüzünden yok edilmesi için planlar yapmak ve başarılı olmak istiyoruz. Verem savaşındaki başarı, 21. yüzyılda ülkelerin sağlık düzeylerinin bir göstergesidir. Bu bilinçle verem savaşını, hastalığın insanlığa bela olmaktan çıkartılmasına kadar sürdürmek gereklidir.
427 Okuma